Saygı Kime, Neye?

Öğretmen olarak atandığım ilk görev yerime geleli iki hafta olmuştu. İlk haftam yeni evime yerleşme telaşesiyle geçmişti zaten.  Bir yandan da seminer haftası muhabbetine görev aldığım okula ayak basmıştım. Ama bu okul zeminine ilk kez ayak bastığım bir okul değildi. Burası sıradan bir okul da değildi. Burası aynı zamanda benim de ilkokulumdu. Dördüncü sınıfa kadar“Saygı Kime, Neye?” yazısının devamını oku

Dolmuş Durağı

Soğuk bir kış sabahıydı. Ocak ayının son günleri gelirken kara kış sanki var gücünü kullanıyordu bu şehrin üzerinde. Okullarda öğrenciler için birinci yarıyıl bitmişti ancak biz öğretmenler son bir toplantı için bir araya gelecektik. Toplantıda öyle aman aman da yapacak bir işimiz yoktu, belki yirmi otuz tane kâğıt imzalayacaktık o kadar. Zaten bizler toplantının amacının“Dolmuş Durağı” yazısının devamını oku

Mogan Gölü Balıkçıları

Bir mart günüydü. İbrahim Bey ve Hatice Hanım mesken edindikleri Mogan Gölü’ne gelmişlerdi. Kendileri için biraz uzak olsa da çok seviyorlardı burayı. En güzel anılarını burada biriktirmiş, en güzel fotoğraflarını burada çektirmişlerdi. İbrahim Bey Hatice Hanım’ın elini sıkıca kavradı ve: — Ne tarafa gidelim canım, sağ mı sol mu? — Önce biraz dinlensek olur mu?“Mogan Gölü Balıkçıları” yazısının devamını oku

Volga Kızıl Akarken

İlk görev yeri olarak atandığı bir köy okulunda İngilizce öğretmeniydi Alperen. Ilık Ege kıyılarının meltemlerini bırakıp gelmişti bu karasal iklimin boy gösterdiği doğu ilçesine. İklimleri, coğrafi bölgeleri, bunca yolu aşıp gelince kültürel farklılıkları görmemek mümkün mü? Alperen üslubuyla, bakış açısıyla, giyimiyle ilk bakışta belli ediyordu farklı bir yörenin insanı olduğunu. Buralar dar geliyordu ona belliydi“Volga Kızıl Akarken” yazısının devamını oku

Ufak Bir İş İçin

O gün öğleden sonra ehliyet için nüfusta randevum vardı. Hazırlanıp çıktım işimi halletmek adına. Önce sürücü kursundan dosyamı alacaktım. Nüfusa götüreceğim evraklar dosyadaymış. Zaten randevu tarihini de sürücü kursuyla belirledik. Neyse dosyayı almak için gittiğimde kursun başkanının çıktığını, dosyaların dolabında olduğunu, dolabının da kilitli olduğunu söylediler. Daha sonra da benden özür dileyerek başka bir güne“Ufak Bir İş İçin” yazısının devamını oku

”Çirkince” İnceleme

Garip bir başlık olmuş olabilir. Bu yazıya Sabahattin Ali’nin 1947 yılında kaleme aldığı ‘’Çirkince’’ adlı hikâye vesile oldu. Hikâye ismi olarak da enteresan tabi ki ama bakalım ne anlatmak istemiş Sabahattin Ali.             Yazar bu hikâyede çıkacağı bir tren yolculuğunun öncesini anlatıyor. Gideceği sefere daha uzun saatler olduğu için vaktini nasıl değerlendireceğini düşünüyor. Daha sonra“”Çirkince” İnceleme” yazısının devamını oku

Her İnsanın Bir Cümlesi Olmalı

‘’Ölüm bilinci insanı kendi cümlesini düşünmeye davet ediyor. Bana öyle oldu.’’ diyerek noktalamış yazısını zamanında. Ben de bugün bu cümleyle başlıyorum yazıma. Aslında bu tamamen ona ait bir yazı olacak. Bu yazı, bugün aramızdan ayrılan psikolog ve yazar Doğan Cüceloğlu anısına. Ve ben bugün sadece bir aracı onun kaleminden bir yazıyı sizlerle paylaşacağım. Her insanın“Her İnsanın Bir Cümlesi Olmalı” yazısının devamını oku

İstasyon İnsanları

Yine bir iş günüydü ve giyeceği gömleği ve pantolonu geceden ayarlamıştı. Bunu yapmasa uyandığında dolabı açıp on dakika dikilir önünde ve hiçbir karar veremeden mutfağa gider kahvaltısını hazırlardı. Sabahın yedi buçuğunda yaptı kahvaltısını. Ona ‘’Bu saatte nasıl kahvaltı yapıyorsun?’’ diye soranlara gayet de güzel yapıyorum deyiverirdi. Evden yine erken çıkamamıştı erken uyansa da, giyeceği şeyler“İstasyon İnsanları” yazısının devamını oku

İki Simit Bir Yolculuk

Sabah erken kalkınca biraz kitap okumaya, birkaç bir şey yazmaya vakit ayırdığı için ya da koşuya çıkıp spor yaptığı için mutlu hissederdi kendini. Ama bu hissi son zamanlarda pek de yaşayamamıştı Erdem. Soğuk havalar onu biraz tembelleştirmiş yatağıyla olan bağını biraz da güçlendirmişti sanki. Bu sabah da son bir iki haftada olduğu gibi istediği saatte“İki Simit Bir Yolculuk” yazısının devamını oku

53. Sokak’ta Beş Dakika

            Bahar yavaş yavaş yüzünü gösteriyor, havanın da ısınmasıyla yeryüzü daha bir renkli görünüyordu artık. Düğünler, şenlikler de başlıyor hal böyle olunca. Yılın bu vakitlerinde hafta sonunun sessizliğini bozan düğünler, doğanın canlanmasıyla birlikte boy gösterdi.             Bir fotoğrafçıda çalışıyordu Halil ve bu zamanlarda hafta sonları düğünlere gidip çekim yapıyordu. Çok haz etmese de düğünlerden yaklaşık“53. Sokak’ta Beş Dakika” yazısının devamını oku